‘Bu salavâtta pek büyük faziletler vardir. Nitekim bu salavât, sahibini en yüksek derecelere yükseltir, onlari en üstün muratlarina ulastirir.
Her kim bir seye niyet ederek bunu okursa, mahrum olarak döndürülmez, umudu bosa çikmaz ve duasi reddedilmez (geri çevrilmez).
Bu salavâti bir kere dahi okuyani veya tasiyani Allâh-u Te‘âlâ affeder. Okundugu mecliste bulunanlar da bu müjdeye erer.
Eceli yaklasip ölüm âni geldiginde ise, bu salavâti okuyan kisinin yaninda dört melek hâzir olur:
Birincisi, (ölüm âninda kendisine musallat olan) seytani ondan uzaklastirir. Ikincisi, kelime-i sehâdeti ona telkin eder.
Üçüncüsü, ona Havz-i Kevser’den bir kâse içirir.
Dördüncüsü ise elinde Cennet meyveleri dolu altindan bir kapla gelerek ona Cennetteki yerini müjdeler ve: ‘Ey Allâh’in kulu! Hele bir (etrafina) bak’ der.
Böylece o kisi cennetteki yerine bakar ve daha rûhu bedeninden ayrilmadan cennetteki yerini iki gözüyle görür ve emniyet içerisinde sevinçli ve huzurlu olarak kabrine girer, kabrinde yalnizlik ve darlik görmez.
Kabrinde ona kirk tane rahmet kapisi açilir. Basucuna nurdan bir kandil asilir ki kendisi Kiyâmet Gününde de o kandil ile diriltilir.
Saginda onu müjdeleyen, solunda da ona eman (mahserin sikintisindan ve cehennemin azâbindan güven) veren birer melek bulunur.
(Herkes çiplak diriltilirken) onun üzerinde iki hülle (elbise) olur.
Üzerine binecegi seçkin bir binek ona hediye edilir ki böylece o hasret ve pismanlik çekmez. Kolay bir muhasebe ile hesabi görülür, (dünyada yapmis oldugu) kötü ameliyle muhâsebeye tutulmaz.
Bu salavâti okuyan, Sirat’tan geçerken cehennem ona: ‘Çabuk geç ey Allâh’in âzâtlisi! Muhakkak ben sana haram kilindim. Istedigin kapidan Cennete girebilirsin’ der, böylece o da ilk girenlerle beraber Cennete girer.
Ona Cennette bembeyaz gümüsten kirk kubbe verilir ki, her kubbede altindan bir kasir, her kasirda nurdan yüz çadir bulunmaktadir. Her çadirin içinde de kâfur agacindan yapilmis bir divan vardir.
Her divanda ince ipek kumastan bir yatak, her yatakta Allâh-u Te‘âlâ’nin en güzel kokudan yarattigi, hos kokulu ve dolunay gecesindeki ay gibi nurlu olan, iri gözlü bir hûri vardir.
Bunun yani sira Allâh-u Te‘âlâ bu salavâti okuyana hiçbir gözün görmedigi, hiçbir kulagin isitmedigi ve hiçbir insanin hâtirina dahi gelmeyen birçok nimetler verir.’