Sara kendisinde bir tümör oldugunu ögrendiginde yirmi yasina henüz yaklasmistir.  Hastalik varligini tedirgin ederken, bir yandan da ona oyuna dahil olma, planlar yapmaya devam etme, mücadele etme ve asik olma, hayatini sonuna kadar yasamak isteme firsatini verir, öyle ki doktoru Roberto ile olan iliskisi hastane duvarlarini asarak gerçek hayatinin içine düser ve hayati yogun bir duygu girdabinda ask ve korkunun birbirine dolastigi bir hale döner. Hastaneye yatislar, bitmeyen tetkikler, gözyaslari, gülümsemeler, gitmek istemeyen bir hastaligin farkindaligi ve erken yasta kadin olmak zorunda kalan bir genç kizin fiziksel ve duygusal olarak yeniden dogusu ile temposu tutulan bir hayattir bu.