«Deli Kurt», Osmanli tarihinde Yildirim Bayazid'dan sonra «Sehzadeler Kavgasi» diye anilan devrin tarihî bir romanidir. Bir bakima göre de «Bozkurtlar»da baslayan Orta Asya'daki hayat kavgasinin yeni vatan Anadolu'da devamidir. Sehzadeler arasinda süren ve tafsilâti henüz yeterince aydinlanmamis bulunan çarpismada Yildirim'in ogullari hayat ve taht mücadelesinin hem kahramanca, hem sairane, hem de sefîhane bir örnegini vermisler ve birbiri ardinca hayata veda ederek meydani içlerinden birisine birakmislardir. Bunlar arasinda en talihsizi ve hayati en az bilineni Isa Çelebi'dir. Deli Kurt, Isa Çelebi'nin meçhul bir oglunun dramidir. Bu dram daha sonraki asirlarda daha büyük bir siddetle sürüp gidecek ve yüzlerce sehzadenin hayatina mal olacaktir. Romanda görülen parlak bakisli, gözlerine bakilamayan kiz, hayalî bir tip degildir. Zamanimizda Mugla köylerinden birinde böyle bir kiz yasamistir ve belki de hâlâ yasamaktadir. Roman yazari, bu parlak ve büyülü bakislari bes yüz yil öncesine götürmekle esere çesni vermekten baska bir sey yapmamistir.