Kitabimizda K&uuml;rt efsanelerine, &ouml;zellikle de g&ouml;l ve irmak konulu efsanelere yer veriyoruz. Efsaneler, insanligin gelisme ve kesif ser&uuml;veni i&ccedil;inde zengin d&uuml;s g&uuml;c&uuml;yle yarattigi g&ouml;rkemli eserlerdir. Bu kitaptaki efsaneler de pek &ccedil;ok k&uuml;lt&uuml;r&uuml;n i&ccedil; i&ccedil;e ge&ccedil;tigi, insanliga ilk yerlesim alani olmus bu b&ouml;lgenin d&uuml;nyasini daha yakindan tanimamizi sagliyor. K&uuml;rt &ccedil;ografyasi, bir efsaneler diyaridir. Neredeyse her g&ouml;l&uuml;n, her dagin, her irmagin bir efsanesi vardir. Kitap, okuru K&uuml;rt cografyasinda bir yolculuga &ccedil;ikariyor. Her bir efsane, b&uuml;y&uuml;k bir efsanenin par&ccedil;asi olarak anlatiliyor. Bir &ouml;yk&uuml; biterken bir baskasi basliyor. Kimi yerde, iki efsanenin bulusma noktasinda denemeler de okuyoruz.<br /><br />Dicle kiyisinda baslayan yolculuk, Urfa g&ouml;llerinde atese taniklik ettikten sonra, Keresdag&rsquo;in etekleri &ouml;n&uuml;nde ilerliyor. G&ouml;l g&ouml;l, irmak irmak Munzur&rsquo;a, Erzurum&rsquo;a, Agri Dagi&rsquo;na kadar uzaniyor. Dicle ile Firat&rsquo;in birlesip ortak bir k&uuml;kreyisle denizle bulustugu yerde bittigini sandigimiz efsaneler bitmiyor. Kurtarilmayi bekleyen &ccedil;ilekes annenin kanayan &ouml;yk&uuml;s&uuml; h&acirc;l&acirc; tamamlanmayi bekliyor.